Türk Diş hekimleri Birliği Başkanlar Konseyi toplantısı Tekirdağ’da yapıldı

Türk Diş Hekimleri Birliği Başkanlar Konseyi toplantısı Tekirdağ Diş Hekimleri Oda Başkanlığınca Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda yapıldı.
Diş Hekimlerinin meslek sorunları ve halkımızın ağız ve diş sağlığı konularında neler yapılabileceğinin görüşüldüğü ve Genel Başkan Prof. Dr. Taner Yücel’in katıldığı toplantı çok olumlu geçti. Konsey Toplantı divan başkanlığını Genel başkan Prof. Dr. Taner Yücel, Başkan vekilliğini Kadir Tümay İmre ile genel sekreter A. Tarık İşmen yaptılar.
Türk Diş Hekimleri Merkez Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ile 34 Bölge Oda Başkanları ve Yönetim kurulu üyelerinin katıldığı toplantılar dışında Tekirdağ Namık Kemal evi ve Rakoczi Müzesi ziyaret edildi. Bugün yapılan ikinci gün toplantılarından sonra Pazar günü Şarköy ilçesine serbest gezi düzenlenecek.
Tekirdağ’da ilk defa Tekirdağ Oda başkanı Diş Hekimi Birol Karaibiş, Ertuğrul Üztek, Zeynep Çarmıklı ve yönetimi tarafından ev sahipliği yapılarak, genel başkanlarının katılımıyla düzenlenen Türk Diş Hekimleri Birliği Başkanlar Konsey toplantısı Tekirdağ’da yapıldı.
Türk Diş hekimleri Birliği; ister muayenehanede ister kamuda çalışsın, çalışan, çalışmayan tüm diş hekimlerinin örgütüdür. Diş hekimliği mesleğinin yaşadığı problemleri ve halkın ağız diş sağlığı sorunlarını aşmak için TDB ve Diş hekimleri Odalarının çatısı altında örgütümüzü güçlü kılmak zorundayız.
Diş hekimliği mesleğinde yaşanılan olumsuzlukların başında bu gün hükümetin insanlarımızın ağız-diş sağlığı sorunlarını ülke genelinde sadece kamu ile sınırlamaları konusu gelmektedir. Diş hekimleri ve halkımız buna bağlı olarak büyük sıkıntı içerisindedir ve bu adaletsizliğin çözülmesini beklemektedirler.
Hizmetlerini yoğun emekle yerine getiren diş hekimleri için emek/süre eşitliği mutlaktır. Bu özelliği dolayısıyla Bakanlık bu gün uygulamakta olduğu performans sistemiyle emek/süre dengesini gözetmeden günde 50-60 hastaya bakmayı özendirerek malpraktisin doğal zeminini yaratmıştır. Yani sistemden hem hasta hem de diş hekimleri zarar görmektedir. Özenli çalışma değil sıradanlık öne çıkarılmıştır. TDB performansın hastaya ve hekime zarar vermeden uygulanmasına karşı değildir.
Bakanlığın bir başka uygulaması olan Tam Gün Yasası ile akademisyenlerin bilimsel çalışma yapmaları engellenmiş, hem kamuda çalışıp aynı zamanda mesleğini serbest olarak icra eden meslektaşlarımızın da tam gün yasasına göre tercih yapmalarına imkân verecek makul süre tanınmayarak bir mağduriyet başlatmıştır.
Halkımız ve meslektaşlarımız çok iyi bilmelidir ki; sağlık meslek uygulamaları gibi diş hekimliği mesleki uygulamaları da toplumsal gelişmelerin ve de ülkenin genel sağlık sistemindeki somut hükümet girişimlerinin ve iradesinin etkisindedir.
Ülkemizde uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Politikaları ile diş hekimliği hizmetlerinde kamunun payı 2005 yılından itibaren sürekli olarak artmıştır. Sağlık Bakanlığı, kurduğu bugün sayıları 130’u geçen Ağız Diş Sağlığı Merkezlerinde (ADSM) 7000’i aşan diş hekimi çalıştırmaktadır. Sağlık Bakanı Türkiye’de diş hekimi sayısının az olduğunu söylüyor bu kısmen doğrudur, ancak halkın ağız – diş sağlığı hizmetlerinden faydalanmada sadece kamuyu kullandırması, ülkenin alın teri ile kurulmuş, vergisini veren istihdama katkı sağlayan tüm potansiyelden yani muayenehanelerden de faydalanmaması ise tamamen yanlıştır ve de söylemiyle çelişmektedir.
TDB, halkın ağız diş sağlığı hizmetlerinden yararlanma hakkı için ülkedeki bütün diş hekimlerinden kamu-özel ayrımı yapılmadan tüm verimliliğiyle kullanılması gerekliliğini savunmaktadır.
Bu bağlamda insanlarımızın ağız-diş sağlığının iyileşmesi ve korunması konularında bilimsel destekli ve koruyucu politikaların ülke yararına olduğu gerçeğinden vazgeçilmeyerek çalışmalar kararlılıkla sürdürülmelidir.
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de diş hekimleri, aldıkları eğitimin sonucu olarak mesleklerinin serbest uygulayıcısı bir meslek grubunu oluştururlar.
Meslek sosyolojisi noktasından bakıldığında diş hekimliğinin mesleki uygulamalarında aşağıda ifade edilen üç yapısal özellik öne çıkmaktadır:
a-Ayakta tedavi sistemi (muayenehane) olarak organize olması
b-Kendi kendini yönetmesi
c-Hastaya bizzat kendisinin hizmet vermesi.
Dişhekimliği muayenehaneleri bu gün ülkenin dört bir yanına yayılmış bir halde halkımızın ağız – diş sağlığına katkıda bulunmak üzere büyük bir kaynak oluşturmaktadır. Üstelik bunlar devletin hazinesinden değil vatandaşın bireysel yatırımıyla oluşturulmuş küçük işletmelerdir.
Muayenehanelerden hizmet alınması ülke menfaatinedir. Diş hekimliği muayenehanelerinin kamu sigortası tarafından sistem içine alınması istihdam yaratılması bakımından çok önemlidir.
Halkının ağız – diş sağlığı parametrelerini yükselten AB ülkelerini incelediğimizde; bu gün geldikleri başarılı seviyeye 1990 yılların başlarında aldıkları radikal karar sonucu ulaştıklarını görüyoruz. Gerçekleştirdikleri paradigmam değişiklik ise genel sağlık sigortası kapsamına “Koruyucu ağız-diş sağlığı girişimlerini” kamu-özel ayrımı yapmadan ülkelerindeki bütün diş hekimlerinden alma kararıdır.
“Koruyucu girişimler” için kamu finansmandan pay ayıran ve bunu acaba “aldatılır mıyım” korkusuna kapılmadan tüm topluma yayabilen hükümetler, bugün ülkelerin insanlarına ağız-diş sağlığı bakımından en yüksek noktalara getirerek başarılı sağlık politikalarına imza atan hükümetler olmuşlardır.
TDB, ağız-diş sağlığını genel sağlığın ayrılmaz parçası olduğunun savunucusudur ve bunun sağlanması için bilimsel ve koruyucu ağız-diş sağlığı politikalarının geliştirilmesi ve uygulanması için çaba sarf etmektedir.
Şunu çok açık olarak ifade etmek istiyorum ki: kamu-özel ayrımı ortadan kaldırılır ve adalet sağlanırsa muayenehanelerin korumaya ihtiyacı yoktur. Muayenehaneler gerek hastaların taleplerine, gerekse teknolojik gelişmelere en çabuk adapte olabilen yapılar olduğu için demokratik toplumların sağlık sistemlerinin vazgeçilmez yapıtaşlarıdır.
AB ülkeleri:
* Hasta otonomisini ve hastanın diş hekimini kendisinin belirlemesini esas alır; bunu hekim-hasta arasındaki güven ilişkisinin temel koşulu olarak kabul eder.
* Hasta odaklı, kaliteli serbest meslek esaslı hizmet alımını destekler; çünkü bu şekilde diş hekiminin kendi mesleğini serbest olarak kendi yönetmesi prensibinin uygulanacağını savunur. Bu prensibin hayata geçmesiyle diş hekiminin mesleki sorumluluğu gelişir ve mesleki yeterliliğini en yükseğe getirmesi sağlanır.
* Diş hekimliği mesleğini kendi kendini yönetme önceliği, ihtiyaca uygun, dengeli hizmet ile diş hekiminde sosyal sorumluluğun gelişmesine yardımcı olarak serbest özgür bir toplum bilincinin gelişmesine de önemli katkı yapar. Mesleki-tıbbi ve etik- sosyal bağlamda hastasının tedavisini seçebilmesini olanaklı hale getirmektedir
İşte bugün AB ülkelerindeki sağlık sistemlerinin temel felsefesini yukarıda ifade etmeye çalıştığım hekimlerin kendini yönetme özelliği oluşturmaktadır. Bu nedenle, diş hekimliğinden başka hiçbir meslek kuruluşunda uygulanmayan kamu-özel eşitsizliği ortadan kaldırılırsa, muayenehaneler halka hizmet götürülmesinde büyük bir katma değer yaratacak duruma çok kısa sürede geleceklerdir.
TDB bunları söylerken meslektaşlarımızın mezuniyetlerinden sonra hem diş hekimliği hem de teknolojin gelişmeleri izlemelerini önceleyen sürekli diş hekimliği eğitimine 10 yıl öncesinden başlamıştır. Başarıyla yürüttüğü bu çalışmaların kurumsal yapıya kavuşturulması ve sürekli hale getirilmesini istemektedir. AB ülkelerinde de mezuniyet sonrası eğitime çok büyük önem verilmekte, diş hekimlerinin de Sürekli Eğitim almaları en azından etik bir zorunluluk olarak kabul edilmektedir
Ayrıca Sürekli Eğitim AB genelinde uygulanmaya çalışılan bir kredilendirme yönetimi ile ülkeler arası uyumlaştırılmasına çalışılmaktadır. AB ülkelerinde Sürekli Eğitimin ulusal koordinasyonu tamamen meslek birlikleri tarafından yürütülmekte ve akademik yapılar buna büyük destek vermektedir.
Dünyadaki büyük bir bilgi bombardımanı hızla ve artarak devam etmekte, teknolojik gelişmeler sürmektedir. Bu nedenle diş hekimlerimiz kendilerini geliştirmek zorunda hissetmekteler ve mesleki eğitimlerine büyük önem vermektedirler. Bilgilerini yenilemedikleri takdirde hastalarına kaliteli tedavi yapamayacaklarını ve başarısız olacaklarını gayet iyi bilmektedirler. Bu nedenle SDE ülkemizde zorunlu olmasa da, meslektaşlarımız kongre ve konferanslara büyük ilgi göstermektedirler.
TDB bununla sınırlı kalmayarak, meslektaşlarımızın kendilerini geliştirmek istedikleri alanlarda daha yapısal, organize eğitimi almalarına imkan verecek yetkinleşmeye yönelik sertifikalı eğitim programlarını düzenlemek konusunda ciddi adımlar atacaktır. Şunun altını çizmek istiyorum ki TDB asli görevi olan bu konuda meslektaşlarımızın istedikleri alanda ve ağırlıkta eğitimlerini alabilmeleri ve kendilerini geliştirebilmelerine olanak sağlayacak düzenlemeleri en kısa sürede yapma iradesini birincil hedef olarak önüne koymuştur.
Diş hekimliği mesleğinin ve halkımızın yaşadığı ağız diş sorunları vardır. Bütün bunları çözmek için TDB, Diş hekimleri Odaları ve meslektaşlarımız bir araya gelerek, kenetlenmelidirler. Bu gün TDB ve Odaların şirin kentimiz Tekirdağ’daki Konsey toplantısı için bir araya gelmeleri çözüm arayışlarının bir aracıdır. TDB, Türkiye’de yaşayan diş hekimlerinin en üst örgütüdür.
Türk Diş hekimleri Birliği; ister muayenehanede ister kamuda çalışsın, çalışan- çalışmayan sayıları 25.000’ine yaklaşan diş hekimlerini temsil etmektedir. Diş hekimliği mesleğinin yaşadığı problemleri ve halkın ağız diş sağlığı sorunlarını aşmak için TDB ve Diş hekimleri Odalarının çatısı altında örgütümüzü daha güçlü ve etkin kılmak zorundayız.