Okulda İlk Gün

Okulda ilk gün hem çocuklar, hem de aileler için heyecan verici olduğu kadar stresli bir durumdur. Çocukların ilk günü problemsiz ve rahat geçebilmesi için velilere büyük görevler düşmektedir. Anne ve babasından özellikle annesinden ilk defa ayrılacağı için yalnız kalma korkusu yaşayan çocuğun zihninde olumsuz senaryolar oluşabilmektedir. Çocukların bu kaygısını azaltmak için velilerin kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmamaları gerekir. Unutulmamalıdır ki bütün duygular gibi kaygı da bulaşıcı bir duygudur. Çocuklarından ilk kez ayrılacak velilerin o gün rahat ve güler yüzlü olmaları çocukların okula adaptasyonunu kolaylaştıracaktır. Çocukların ilk günü stressiz geçirebilmeleri için dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıralayabiliriz;
Okul açılmadan birkaç gün önce çocuğunuza gideceği okulu tanıtın. Eğer okulda düzenlenen bir oryantasyon toplantısı var ise birlikte katılın. Ders göreceği sınıfı gezdirin.
- Okula ısındırmak için okul alışverişini birlikte yapın ve onun tercihlerini dikkate almaya çalışın.
- Birgün öncesinde onun için önemli olan okul açılışını aile içinde kutlayın.
- Anne ve babalar çocukların en sevdiği ve güvendiği insanlardır. Çocuğun davranışının şekillenmesinde anne ve babanın davranışı büyük rol oynar. Bu nedenle evden çıkarken sakin ve mutlu görünmeye çalışın. Bu haliniz çocuğunuza güven aşılayacaktır.
- Okulun kapısından girdiğinizde çocuğunuzun tedirginliğini farkettiğiniz anda ; ona herşeyin yolunda olduğunu ve onun yanında olacağınızı ifade edin. Kendi ilk gün deneyiminizi anlatmanız tedirginliğini gidermek için yararlı olacaktır
- Ayrılık anında duygusal konuşmalardan kaçının ve vedalaşmanızı kısa tutun. Siz yanından ayrılırken çocuğunuz kaygı yaşıyorsa; sınıf kapısında onu bekleyeceğinizi söyleyin.
- Okulun ilk günü yalnız kalma korkusuyla ne yapacağını bilemeyen çocukların anne ve babaları tarafından okula bırakılması ve çocuğa söylenen saatte okuldan alınması daha uygun olacaktır. Bu durum çocuk okula uyum sağlayana kadar devam edebilir.
- Çocuğunuz akşam eve döndüğünde ilk gün heyecanını onunla paylaşın ve gününün nasıl geçtiğini sorun.
AYRILIK KAYGISI
Okulda ilk gün yaşanabilecek bir diğer problem de ayrılma kaygısıdır ( seperasyon anksiyetesi) Ayrılma kaygısı çocuğun anne ya da anne modeli olarak gördüğü kişiden ayrıldığı anda yaşadığı yoğun kaygı halidir. Ayrılık kaygısı yaşayan çocuklar annelerinden ayrıldıklarında aşırı sıkıntı ve üzüntü yaşarlar. Tek başlarına ne yapabileceklerini bilemezler. Sanki koskoca dünyada yalnız kalmışcasına kendilerini çaresiz hissederler. Bu düşüncelerin oluşturduğu huzursuzluk hali okula adaptasyonlarını güçleştirir. Ayrı kaldıkları süre içinde annelerinin ya da kendilerinin başına kötü bir şey geleceğinden korkarlar. Bu korkularıyla başedemeyeceklerini düşündükleri için annelerinden ayrı kalmak istemezler. Ayrıldıklarında yoğun tepki verirler. Bu durumdan kurtulmak için okula gitmeme konusunda ısrarcı tutumları olur. Bunları bazen yoğun ağlama nöbetleri bazen de fiziksel yakınmalar şeklinde dışa vururlar. Ayrılma kaygısına eşlik eden fiziksel yakınmalara; baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı ve kusma örnek verilebilir.
Ayrılma kaygısı yaşayan çocukların anneleriyle olan ilişkilerine baktığımızda bu çocukların önemli bir kısmında anneye aşırı bağlılık ve annesiz bir şey yapamama hali göze çarpar. Anneye veya anne figürü olarak görülen bireye bağlanmanın, çocuğun yaşamını sürdürmede önemli bir işlevi olduğu savunulmaktadır. Birçok sosyal psikoloğa göre bazı kişilerle sıcak ilişkiler kurma ihtiyacı insan doğasının temel gereksinimleri arasındadır. Yaşamın ilk üç yılında çocuk bu ilişkiyi fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayan anneyle kurar. Anne ile çocuk arasındaki bu ilişki anne karnında başlar. Anne ve çocuk adeta bir bütün gibidir. Bu dönem içerisinde çocuk kendisini annesinin devamı olarak görür ve farklı bir birey olduğunun farkına varamaz. Üç yaşına kadar anne tarafından karşılanan fiziksel ve duygusal ihtiyaçlar daha sonraki dönemlerde çocuk tarafından yavaş yavaş karşılanmaya başlar. Annenin desteği devam ederken çocuk ayrışma sürecine adım atmış olur. Bu süreçte annesiz bir şey yapamama halinden uzaklaşarak, annenin olmadığı ortamlarda da kalmaya alışmış olur. Annenin olmadığı ortamlarda aşırı huzursuz olmaz, kaygı düzeyi azalır, annesini sürekli yanında istemez. Bu çocuklar okula uyum konusunda anneye karşı aşırı bağımlı olan yaşıtlarına nazaran daha az zorluk yaşarlar.
Henüz anneden ayrışamamış ve kendisini annesinin bir devamı olarak gören çocukların okulun ilk zamanlarında ayrılık kaygısı yaşama ihtimali yüksektir. Birçok anne ve eğitimci bu klinik tablonun farkında olmayabilir. Bu durumu şımarıklık olarak değerlendirerek empatiden yoksun tavırlar sergileyebilirler. Bu tutumlar çocukların ruh sağlığı açısından yaralayıcı olabilir. Öğretmenlerin veya annelerin “çocuk bir süre ağlar, sonra alışır” şeklindeki tutumları çocukları okuldan uzaklaştırmaktadır. Annelerin, çocukları okula uyum sağlayana kadar gerekirse bir süre onları okulda beklemeleri uygun olacaktır. Çocuğun daha önce hiç tanımadığı öğretmenine ve arkadaşlarına alışabilmesi için annenin belirli bir süre çocuğa eşlik etmesi gerekir. Çocuğun okul ortamına dair güven duygusunun gelişebilmesi için sabredilmeli ve ayrılık aşaması kademeli olarak gerçekleştirilmelidir. Bir gün öncesinde okulda problem yaşayan ve gitmemek için ısrar eden çocuklara olumlu yönde yaklaşılmalı ve ortada hiçbir problem yokmuş gibi okula gidiş hazırlıkları yapılmalıdır. Ayrılık kaygısını tolere edemeyen çocuklar için alınan uzman yardımı yararlı olacaktır.