Kosova`da Türk toplumu nereye gidiyor? – Ferhat Derviş (Kosova / Prizren)
Yapılan işler, yapılacak işler bence pek doğru dürüst yapılmadı ve yapılamıyor.
Birileri hep benimkilerden söz ederken, bizimkiler de hep arkada kalıyor.
Geçenlerde Mehmetçik radyosu kapandı.Tepkimiz çok sert oldu ama birilerinden ses çıkımadı.Birileri de bu olayı Kosova`da TSK ve Türk toplumunun arasını açmak için kullanmaya çalıştı.
Parti yetkilileri politika da, siyaset de yapabilir.
Türk milli çıkarları, parti yetkilileri ve dernekler için bir kırmızı çizgi olmalı.
Bu çizginin ötesine çıkılmaz!
Kırmızı çizgi Milli çıkarlar önünde çizilidir.
Bazı derneklerin başında Türk kelimesi vardı kaldırıldı.Birileri 1999yılında partimizin adından bile Türk kelimesini kaldırmaya kalkıştı. İyi ki başaramadılar!
Ama gerçekler nedir…
Kırmızı çizgi birileri için pembe oldu,birileri de bu çizgiyi görmezden geliyor.
Kosova’da Türk denilen gemi hergün biraz daha su alıyor .
KDTP derken,
Geçen gün Kosova haberde KDTP yeni Tüzüğünü onayladı haberine çok sevindim.
Bu haberin arkasından gelen davalar ve suçlamalar, seçilen yeni genel başkanlar yapılan koplolar da tüm halkımızı çok üzdü.
Parti içinde tüm bölünmeler yanında, benimkiler diyenler ve bizimkiler asla demiyenler de vardır.
KDTP, TDB olarak bir uçurtma gibi doksanlarda havalara kaldırıldı.Bir dönem çok aşağılarda kaldı, daha sonraları yükseldi ve bayağı bir yükselişi oldu.
Yükseliş döneminde uçurtmanın sadece bir ipi vardı.Bir merkezden yönetiliyordu.İpi tutanlar sonuna kadar uçurtmayı havalandırmasalar bile, ellerinde kalan ip pek zarar getirmedi
Peki bugün neler oluyor…
1992 yilinda Miloşeviç rejimi aydınlara şantaj yapıyordu.TDB destek ver yada üye ol diyorlardı ve karşılık olarak rejimin elinde dağlar ve tepeler senin oluyordu.Birileri buna yok dediği için işten alındı,polise soruşturmaya alındı. Birileri de evet dedi, müdür de bakan da her şey oldular ve partide etkinliklerini yoğunlaştırdılar.Partiye o güne kadar karşı olanlar bile, parti adına yemin etmeye başladı. Bu adamların çoğu, bugün partiyi yine birilerinin talimatı üzere karıştırıyor.Bu adamlar hep böyledir. Talimatçılar arasında 1999 yılındaki gibi CIA ,MOSSAD,SOROS neler yoktur.
Kosova Türk Temsil Kurulunu yıkanlar bunu iyi bilir. Mark Baskin’in arkadaşları hala devrede.
Bir olay beni çok ilgilendiriyor.Bu dört şube başkanı kendi belediyelerinde Türkçenin resmiyeti ihlal edildiğinden dolayı nasıl adımlar attı.
Neye belediyelere dava açmadılar da KDTP yi mahkemeye taşıyorlar.
Beyler Siz Türk milletine karşı her zaman gibi pek iyi niyetli görönmüyorsunuz.Ben benim işlerimi yapıyorum ve belediyemde, Türk toplumunun tüm haklarını kazanmış ve daha da yüceltmiş bir şube başkanı olarak varım diyebilirsen, Genel başkandan hesap arama hakkın çoktur.Sen hep geriden oyunlar oynarsan, belediyende Türkçe haklarına sahip değilse, daha neler neler yoksa ve sen hiçbir adım atmamışsan, başkasından nasıl sorumluluk arayabilirsin .
Beyler Türçe yoksa,
Türk yoktur,
Türk yoksa ,
Türk partisi de yoktur
Türkçe eğitim de yoktur ve sen yoksun.
Ama birilerinin bir zamanlardan kalma yedek milliyeti vardır.
Bunlar tirenden tirene atlamayı iyi bilirler. Bunları anlıyorum, Milletvekili maaşları,bakan maaşları,bakan yardımcısı maaşları çok güzel,
Hele bu maaşla emekli olmak daha da güzel ,değil mi yoksa.
“Eski Tas Eski Hamam”
Hep aynı kişiler ve hep aynı suçlamalar. Neden sen, ben değil.
Beyler KDTP’i yıkma amacınızdan vazgeçin.Parti sizin alacağınız paradan çok daha değerlidir.
Kosova Türk Temsil Kurulunu yıkanların bazıları yine devrede.Yoksa yine mi Mark Baskin havası esiyor.
Bizleri çok Türkçülük yapmaktan suçlayanlar, şimdi de sözde Türklüğe sarılmış, başkalarını Türklüğe karşı suç yapıyorsunuz diye suçluyorlar.
Bunlar hep aynıdır.Bir zamanlarda çocuklarını Türkçe okutmayanlar ve Türkçe eğitimi yıpratanlar bugün Türk eğitimine sözde sahip çıkıyorlar.
Bazı belediyelerde eğitim açmak kavgası verilecek yerde, kendileri KDTP yönetimini bölmek ve kavgaya sokmak için ellerinden geleni yapmaktan kaçınmıyorlar.
Adam gibi adam olamıyoruz.
Ben bir şey yaptıysam, çıkar milletime ve bana oy verenlere bunu açıklarım,
Bunu birileri belki biliyorlar ama birileri hep kendine bunu soruyor.
Beyler KDTP sorununu çözüme bağlamak sizlerin gücünüz yok bence.Bu sorunu halka indirelim ve bir Kosova Türk toplumu kurultayında, tüm bu sorunları masaya yatıralım ve halk karar versin.
Biz partiyi kurarken, Türk Toplumunun tek siyasi gücü olarak bir Milli parti kurduk.Tüm olumsuzluklara rağmen, yeni parti kurmakatan sakındık, daha doğrusu halkı bölmekten sakındık.Bu partinin kuruluşu ve bu güne taşınmasında, çok değerli ağabey ve arkadaşımızı kaybettik.Bunların sıkıntısı da her zaman Türk toplumunun geleceğiydi. Poliste sorguya alındılar, sokakta işsiz kaldılar, ekmek sıkıntısı çektiler, kendlerine çok güzel mefkiler verildi, kabul etmediler tek amaç Milletimize hizmetti.
O dönemlerde Türk olmalarının nedeni bugün bazıları hayattadır.Yoksa Sırp rejimine karşı aldığıkları tavırlar nedeni, Tuna nehrinde balıklara yem olabilirdiler.Birileri bunlar işten alındığı dönemde müdür seçildi. Bugün de aynılar yine öndeler. Bunlara Atatürk manda demiş. Bizler bu tiplerden ve bunlara benzerlerden ne zaman kurtulacağız. Birilerine Komünist rejimi döneminde Türkeşçi diyenler ve bundan dolayı bazı aydınları Yugoslavya istibaratı “DB” şikayet edenler, şimdi milliyetçilik satıyorlar.
Bence bu sahtekarlığın önünde durmanım zamanı geldi. Halkımız bunu yapma gücüne sahiptir ve bir an önce bunu yapmak zorundadır, KDTP yi temizleyerek önünü açmak zorundadır.
Bunu yapmazsak tamamıyla bölünür,parçalanırız ve birileri tarafınca yok ediliriz, daha doğrusu başka milletlere av oluruz.
İşte bu sorunlar zamanında çözülmeyince,uçurtmayı yönlendiren ipin yanında çok ipler oldu.Eski ip artık gücünü kaybetti ve diğer ipleri koparamıyor.
Uçurtmayı herkes kendine çekiyor. Özellikle Atamızın dediği mandalar.
Birileri de uçurtmanın geleceğinden ne kadar endişeli olsalar bile, birileri ipi çekmeye devam ediyor.
KDTP dediğimiz uçurtma böyle uçurtuluyor .
Bir gün çok güçlü bir rüzgar esebilir, tüm ipler kopabilir ve uçurtma bulutlara karışır ve gider.
Bu olmazsa, uçurtma iplerin gücüne dayanamayarak parçalanır ve yere düşer.
Yeniden toparlanması da çok zor olur.
Her ikisi de kötü.
Ama halkın elinde olan ip en güçlüdür.
Mevlâna ne güzel anlatır: “Adamın birisinin bir evi varmış. Ata yadigârı bu bu binanın duvarı çatlamış. Adam samanla toprağı karıştırıp meydana gelen çamuru duvarı sıvayarak çatlağı kapatmış. Aynı çatlak temelde, tavanda başka yerlerde zuhur ettikçe adam da hep aynı şekilde davranmış. Biraz saman ve biraz toprak karıştırılarak yarıklar sıvanmış.
Bu böyle devam ederken bir gün adam akşam tarlasından dönünce ne görsün, ev yıkılmış, enkazı tepe halinde. Enkazın yanına diz çöküp ağlamaya başlayan adam ‘Ah evim, kırık yıl beraber yaşadık böyle birdenbire yıkılmak olur mu?’ diye dövünürken yıkıntı dile gelmiş: ‘Ben birdenbire yıkılmadım. Haber vermek için ne zaman ağzımı açtımsa sen ağzıma çamur doldurdun’”
21 sene sonra inşa ettiğimiz siyasi evimiz yıkılırsa!
Çok yazık olur….
Bizler için değil… ! Bizim çocuklarımız ve torunlarımız için yazık olur….
Elimizde olanlar çocuklarımızdan aldığımız borçlardır.Bunu onlara geri iade etmek milli görevimiz olmalı.
Yoksa çocuklarımız ve torunlarımız bunu bize hiçbir zaman halal etmezler !
Allah bizi korusun