Dolar 27,1915
Euro 28,9587
Altın 1.681,84
BİST 8.039,18
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 28°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
28°C
Az Bulutlu
Sal 27°C
Çar 23°C
Per 24°C
Cum 23°C

Kamu Sen:Hükümet; İş Güvencemizle Uğraşma, Ekonomik Koşullarımızı Düzelt!

Kamu Sen:Hükümet; İş Güvencemizle Uğraşma, Ekonomik Koşullarımızı Düzelt!
15 Ağustos 2012 12:23

Hükümet; İş Güvencemizle Uğraşma, Ekonomik Koşullarımızı Düzelt!

Bugün basında yer alan haberlere göre Hükümet, önümüzdeki yılda Devlet Memurları Kanunu’nu değiştirerek bir dizi yenilik yapacağını duyuruyor. Haberde sıralanan düzenlemelerin çoğunluğu asıl maksadı gizleyememekte. Hükümetin asıl maksadı 657’deki iş güvencesini kaldırmaktır. Nitekim artık bu niyetlerini de gizlemiyorlar.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kaynaklı gazete haberine göre “Devlet memurluğundaki ‘ömür boyu iş garantisi’ anlayışına son verilecek” miş!

Ancak Sosyal Devletin gereklerinden biri çalışanların iş güvencesini sağlamaktır. Ülkemiz imzaladığı uluslar arası sözleşmelerde iş güvencesini koruyacağını taahhüt etmiştir. Bugün gelinen nokta abesle iştigalden başka bir şey değildir. Hükümet memurun ekonomik koşullarını düzeltecek yerde, memuru işsiz bırakmak ya da siyasi tahakküm altına almakla uğraşıyor. Bu iki fiil de hem inançlarımız ve hem de insan hakları evrensel beyannamesine aykırıdır.

Kamuoyumuzun bildiği üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, ülkemizin sosyo-ekonomik durumu ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacını göz önünde bulundurarak fitre miktarını 8.50 TL olarak belirledi.

Dünyanın en büyük 17. ekonomisi ve kişi başına düşen milli gelirin 10.400 Dolar olmasıyla övündüğümüz ülkemizde, bu durumu, çalışanların ekseriyetinin aldığı aylık ücretle mukayese ettiğimizde halimiz ortada!

Ülkemizde asgari ücretin 739,80 TL, aile yardımı dahil en düşük dereceli memur maaşının 1.762 TL olduğunu düşünürsek; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın belirlediği fitre miktarı, gelir adaletsizliğine çok aleni bir şekilde işaret etmektedir.

Eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir aileyi düşünelim: Fitre hesabıyla bu ailenin günlük asgari gıda harcaması: 8,50 x 4 : 34 TL. Yani karınlarını doyurabilmeleri için aylık 1.020 liraya ihtiyaçları var.

Aylık ulaşım giderleri (İstanbul Belediyesi mavi kart fiyatlarına göre 1 tam 2 öğrenci): 240 TL (ki, bu hesap; evdeki hanımın hiç otobüse binmemesi için düşünülmüştür).

Ortalama ev kirası da aylık 500 TL diyelim…

Gıda + Ulaşım + Kira : 1760 TL

Memurun kurum servisi ile işe gittiğini, öğrencilerin de yaya olarak okula gittiğini düşündüğümüzde aylık masraf 1520 TL’ye inmektedir

İşte halimiz…

İnsanca yaşamak için zaruret duyulan temel harcamalar (eletrik, su, doğalgaz, telefon vs.), çocukların harçlıkları, işyerindeki çay-simit ücretleri, apartmandaki aidat paraları, kurs ücretleri, okul aidatları,… vs. da aylık harcamalarımızın cabası!

Şimdi asgari ücretlinin ve memurumuzun bu koşullarda hayatını idame ettiriyor olmasını mucizeyle mi izah edeceğiz?

Hükümetimizin işte bu gerçeklerden hareket ederek ve sanal tablolarla değil çalışanların yaşadıklarından yola çıkarak ekonomi politikalarını oluşturması gerekir.

Çalışanları, bırakın yoksulluk sınırını, neredeyse açlık sınırına mahkum eden bir ekonomi anlayışıyla ülkede huzuru yakalamak mümkün müdür?

Bütün bu gerçekleri görmezden gelen Hükümet, bunları bir yana bırakmış şimdi de kamu çalışanlarının iş güvencesini nasıl ellerinden alırım hesabı yapmaktadır.

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak; Hükümeti, memur düşmanlığını bir yana bırakmaya, devlet memurlarının da vatandaşı olduğunu hatırlamaya ve öncelikle kamu çalışanlarının insanca yaşayabileceği ekonomik imkânları sağlamaya davet ediyoruz.

Kamu çalışanlarına da çağrımız odur ki; hızla yaklaşan tehlikeyi fark edin artık! Bana bir şey olmaz vurdumduymazlığından sıyrılın! Bir sabah uyandığınızda aynen Tekel işçileri gibi kapı önüne bırakılabileceğiniz bir düzenlemeyle karşılaşabilirsiniz. Bu süreçle mücadele etmenin tek yolu da sendikal mücadeledir. İlkeli ve onurlu sendikal mücadele!
Muzaffer DOĞAN
T.Kamu Sen T.dağ İl Tem.