Dolar 19,0419
Euro 20,7968
Altın 1.215,98
BİST 5.061,99
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 14°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
14°C
Az Bulutlu
Cum 15°C
Cts 17°C
Paz 17°C
Pts 13°C

GERÇEKTEN GERÇEKLERİ BİLMEK

30 Kasım 2011 00:43

Merhaba Sevgili dostlar!
Kafaların ve gönüllerin bulandığı bir süreci daha yaşıyoruz yahut yaşatılıyoruz.
İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Doğru bilgi üzerine inşa edilmeyen kanaat insanı yanıltır. Yanlış üzerine ise doğruyu bina edemezsiniz. Dolayısıyla yanlış yıkılmalı ve yerine doğru temel atılmalıdır. Bu, günlük işlerimiz için de geçerli bir kural olsa gerek.
Söz konusu olan din, tarih gibi hassas konular ise bilgilerimiz sağlam ve doğru temellere dayanmalı. Son günlerde çok tartışılan ama ne kadar sağlıklı tartışıldığının sorgulanması gereken ‘ Dersim İsyanı’ aklı başında ve iyi niyetli her insanı ister istemez ‘Gerçekten Gerçekleri Bilmek İstiyoruz’ noktasına getirdi.
Televizyon ekranlarında ısrarla belirlenmiş kişilerin, milleti ikna etme adına cümleler kurması ve yanlış yönlendirmesi acaba kimin yararına?
Yüce Türk Milletinin yararına olacağını söylemek çok; zor ! (?)
Biz tarihçi değiliz. Tarih konusunda hüküm vermek haddimiz değildir. Fakat doğruyu bilmek ve doğruya yönlendirilmek hepimizin hakkıdır.
Hakkaniyet galip gelecekse hakkaniyetle mesele anlatılmalı. Yetkin ağızlar konuşmalı ve bütün millet de bunları dinlemeli. Yoksa kapanmış yaralar açılır ve kangren haline gelebilir. Bunun vebali de yüklenilemeyecek kadar ağır bir vebaldir. Bu noktada gereken yapılmazsa geçmiş, bugün ve gelecek sorumlulardan hesap soracaktır; İki cihanda da.
Vatanımızın bütünlüğünü, milletimizin dirlik ve birliğini yanlış adımlar ve yanlış kararlar tehlikeye sokar. Bu bağlamda yapılan yanlışın faturası hepimize kesilir.
İçimizden bir ses diyor ki: ‘Yakın geçmişte misyoner faaliyetleri’ bir kez daha hatırlanmalı. Ülkemiz üzerine kurulan hayaller, art niyetler iyi tespit edilmeli.
Bunun için de alanında ciddi gayret sarf etmiş vicdan sahibi tarihçilerimize kulak verilmeli. Halkımızın anlayabileceği cümleler de kurulmalı ve sağduyu galip gelmeli. İştahları kabarmış olanlara gerekli ders dün olduğu gibi bugün de mutlaka verilmeli. Enerjiler; ekonomik düzelme, sosyal adalet, milli birlik ve beraberliğin iyi içselleştirilmesi için neler yapılabilir bunlar üzerine harcanmalı.
Ki; vatan sağ olsun, milletimiz var olsun!..
Gülay SORMAGEÇ