Alkole Bağlı Olmayan Karaciğer Yağlanmalarında Kalp Ve Damar Hastalığının Risklerinin Anlaşılması

Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması çeşitli nedenlerle oluşan patolojik bir durumdur. Basit bir yağlanmadan Karaciğer sirozuna kadar ilerleyebilen aşırı yağlanmaya kadar uzanabilir. Kronik karaciğer hastalıkları arasında en sık rastlanan nedendir. Son 30 yılda dünyada sıklığı giderek artan bir şekilde ilerlemekte ve adeta bir salgına dönüşmektedir. Batı ülkelerinde bu durum daha da belirgindir. Rastlanma sıklığı obez (şişman) ve diabetik hastalarda %90 lara kadar ulaşmıştır.
Metabolik Sendrom son 20 yılda tarif edilen klinik bir sendrom olup, bel çevresi genişliğinde artış, kilo fazlalığı, hipertansiyon, kan yağlarında artış, şeker hastalığına eğilim olarak tarif edilmektedir. Metabolik sendromlu hastalarda alkolik olmayan karaciğer yağlanması ise %100 lere kadar ulaşmaktadır. Ne yazık ki karaciğerde alkole bağlı olmayan yağlanma görülen hastalarda atar damarların genişleyebilme özelliği azalmakta, atardamar iç tabakası ile orta tabakası arasında kalınlaşma farkı büyümektedir. Bu iki durum ise damar sertliğinin başladığının ilk işaretleri olup hasta tarafından algılanamaz, yani şikayete neden olmaz.
2006’da yapılan geniş bir araştırmada alkolik olmayan karaciğer yağlanmasının derecesi ile damar sertliğinin derecesi arasında doğru orantı olduğu tespit edilmiştir. Genç insanlarda dahi alkolik olmayan karaciğer yağlanması varsa, bu gençler şişman , şeker hastası ve hipertansif olmasalar bile yine bu gençlerde sol ventrikül güçsüzlüğü, bozulmuş kalp kası enerji mekanizması ve erken damar sertliğine eğilim saptanmıştır. Yapılan diğer bir çalışmada karaciğer yağlanması olan hastalarda koroner arter hastalığının daha yaygın ve daha ağır seyirli
olduğu gösterilmiştir. Bu seyir-sonuç ayrıca sigara içimine, şeker hastalığının olup olmadığına iyi ve kötü kolesterol düzeyine ve vücut kitle endeksine bağlı değildir. Bağımsız bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Alkolik olmayan karaciğer yağlanması poliklinikte basit bir ultrasonografi yardımı ile görülebilmekte ve derecesi saptanabilmektedir. Bundan sonra hekim bu hastalığın ayırıcı tanısını
yapabilmek için çeşitli testler ister, yağlanmanın kesin nedeni ortaya konduktan sonra gerekli tedaviler yapılır. Bu hastalığın nedenleri arasında en sık rastlananlar şunlardır. Yaşlanma, Hiperlipidemiler (kanda yağların yüksekliği) ,şeker hastalığı, yanlış beslenme, hipertansiyon, safra kesesi taşları, siroz,kronik hepatitler, İmmun hepatitler, toksik hepatitler,şişmanlama, hareketsizlik nedeni henüz bilinmeyenler olarak sıralanabilir.
Son çalışmalarda alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması ile insülin direnci arasında bir ilişki saptanmıştır. Bu hastalarda ileride şeker hastalığı olabilme ihtimali de yüksektir. Bu durum şeker hastalığı tanısında araştırılmalıdır.
Karaciğer enzimlerinde yükselmeler saptanan hastalarda Karaciğer hasarının derecesinin saptanması için karaciğer biyopsisi yapılabilir. Buna da hekim karar verecektir. Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının tedavisi kalp damar hastalıklarından korunma tedavisiyle hemen hemen aynıdır. Tedavide ilkeler şunlardır. Herşeyden önce doğru beslenme ve kilo kontrolü şarttır. Spor yapmak gereklidir. Uygun sporu yapmak vücuttaki yağ miktarını da karaciğerdeki kötü yağ oranını da azaltır. Türkiye bir meyve sebze cennetidir. Her gün 5-6 küçük öğün meyve ve sebze yemek çok önemlidir. Balık tüketimi çok yararlıdır. Az miktarda badem,ceviz,fındık yararlıdır. Şeker hastalığının araştırılması ve bunun tedavisi yapılmalıdır. Kan yağları ölçülmeli ve kılavuzlara uygun tedavi yapılmalıdır. Hipertansiyon tedavi edilmelidir. ACE İnhibitörler yağlanmayıda azaltabilmektedir. 30 Yaşından sonra herkesin hasta olmayı beklemeden her yıl bir İç hastalıkları Uzmanına muayene olması birçok hastalığın şikayetsiz seyir ettiğini düşünürsek yararlı olacaktır. Herkese sağlıklı bir yaşam diliyorum.
Dr. M.Samim TÜREGÜN
İç Hastalıkları Uzmanı