Dolar 19,0429
Euro 20,7410
Altın 1.213,72
BİST 5.005,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 14°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
14°C
Az Bulutlu
Cum 15°C
Cts 17°C
Paz 17°C
Pts 12°C

Ah şu siyaset!..

06 Ekim 2011 12:33

Daha önce de milli eğitimde yapılan yanlışları sizinle paylaşmış, doğrusunu göstermeye çalışmıştık. Bundan böyle de aynı ahvalde devam edeceğiz, takdir milletindir.
Yapılan yeni icraatlardan bir kaçını daha sizlerle paylaşmanın yararlı olacağını düşünüyorum. Devlet Memurları Kanunun 4. Maddesinin (B) fıkrası ile 2924 sayılı kanun uyarınca sözleşmeli personel pozisyonunda çalışanların, memur kadrosuna atanması amacıyla Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılan değişikle askerlik, doğum, milletvekili ve mahalli seçimler ile ücretsiz izin nedeniyle görevlerinden ayrılanlarla ilgili mevzuata göre yeniden hizmete alınması hükmü getirilmiştir.
İnsan için en önemli konu sağlıktır. Her insanın her an sağlığı bozulabilir. Ama sağlıktan ötürü izne ayrılması gerekirse ne olacak? Yaradan isterse, gerisin geriye tekrar sağlığına kavuşabilir. Yukarıda anılan yasada görülen ise sağlıktan ziyade siyasettir. Siyasete ayrılan, ücretsiz izin alan da, izinli iken sağlık sorunu yaşayabilir. İzinli iken hastalanır iyi olursa sorun yok. Görevde iken hastalanır bilahare iyileşirse sorun olmaktadır.
Diğer bir olay ise geçmişteki bakanların yaptığını yapan bakan, okullara gönderdiği bir genelge ile velilerden kayıt parası alınamayacağını emretmiştir. Ancak her yıl yayınlanışta bir anlam ifade etmeyen bu genelgenin bu yıl da bir anlamı olmayacağını düşünen Okul Aile Birlikleri kayıt parası toplamaya devam etmişlerdir.
Bakan Bey ise ben gönderdiğim genelgelerin sonucunu da takip ederim diyerek, Okul Aile Birliklerinin hesaplarındaki hareketliliği incelemeye aldırmıştır. İnceleme sonuçlarına göre Okul Müdürleri hakkında soruşturma açılıp açılmayacağına karar verilecektir.
Okul Aile Birliklerinin hesapları bu günlerde didik didik ediliyor. El atından müfettişlere verilen şifahi talimat ise hesaplardaki kabarıklığa göre hareket edilmesidir.
“Kim bu Okul Aile Birliği, para toplama yetkisi var mı?” diye soracak olursak. Okul Aile Birliği Okul müdürü, bir müdür yardımcısı, bir öğretmen ve seçilmiş dört veliden oluşur. Resmi bir kuruluş olup, görev ve yetkileri yönetmelikle belirlenmiştir. O yönetmeliğin 5. Maddesine göre görevi, maddi imkânlardan yoksun öğrencilerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak ve okula maddi katkı sağlamaktır. Aynı yönetmeliğin 15. Maddesinin a bendine göre birliğin gelirleri ayni ve maddi bağışlardan oluşur denmektedir.
Siz Okul Aile Birliği kurdurup, onların çalışmasıyla ilgili yönetmelik çıkaracak ve onlara görev vereceksiniz ama daha sonra bağış almayın diyeceksiniz. Herhalde verilen görevin maddi giderlerini yedi kişi cebinden karşılamayacaktır.
Okullara müstahdem vermezsiniz, bir kısım giderleri için ödenek göndermezsiniz, işlerin niçin aksatıldığı konusunda da okul müdürüne hesap sorarsınız. Bu hangi adalet ve demokrasi anlayışıyla bağdaştırılmaktadır.
Sayın Bakan, eğer okul müdürü ve öğretmenleri tahsildarlıktan kurtarmak istiyorsanız, yasalarda gerekli değişiklikleri yapar, üniversitelerdeki harç sistemi gibi bir uygulamaya gidersiniz veya genel bütçeden gerekli olan parayı gönderirsiniz. Veli de okul yöneticileri de rahat eder.
Sonra bağış yalnız okullarda alınmıyor. Başta camilerimiz olmak üzere birçok yerde paralar kasalara veya çekmecelere atılıyor. Üstelik verilen paralar karşılığında makbuz da verilmiyor. Ama bunlardan nedense hesap sorulmuyor. Amiyane bir tabirle “tavşana kaç tazıya tut” deniliyor. Dilerim mesajımız sağırın selam almasına benzememiştir.